10 Ekim 2018 Çarşamba

Kuyu


Kuyu - Rasim Özdenören

     “Soruyu kendi kendine defalarca tekrarlamıştı: ma
dem dünyaya bakışlarımız farklı bulunuyor ve bu durum iki kişinin bir arada yaşamasına engel sayılıyor, öyleyse niçin bir arada bulunmak için diretiyordu? Ama düz mantıkla cevabının olmadığı sanılan bu sorunun bir cevabının bulunduğunu o, içinin derinliklerinde duyumsuyordu: aşkın kendisi zaten düz bir ilişki değildi, aşk düz bir mantıkla açıklanabilecek bir olgu değildi, o, düz mantığı her zaman aşmıştır; aşk denklik falan gözetmiyor, o, hiç bir şey gözetmiyor; o, ortaya çıkıyor ve varlığını dayatıyor, o kadar!”

9 Ekim 2018 Salı

Deyim Öyküsü


Geçti Bor'un Pazarı Sür Eşeğini Niğde'ye Deyimi Nereden Gelir?

     Bor, Niğde iline bağlı ve ona on üç kilometre uzaklıkta bir ilçedir. Eskiden beri, pazarı ile meşhur olmuştur.

     Böyle anlatılır ki, Bor’un Salı günleri pazarı kurulur; çok kalabalık ve ticareti canlı olurmuş. Çevre köylerden herkes, her türlü malını getirip satabilir ve bu pazarda her aradığını bulabilirmiş.

     Bir Salı günü bir köylü pazara gelmek için erkenden yola çıkmış. Yolda bir su başında mola vermiş. “Biraz dinlenip, eşeğimi de otlatayım” demiş. Eşeğini suladıktan sonra, uzunca bir iple kenardaki bir ağaca bağlamış. Kendisi de başka bir ağacın altına oturup nefeslenmek istemiş. Fakat sabah erken kalktığı için, oracıkta sızıp, derin bir uykuya dalmış. Neden sonra uyandığı vakit, güneşin iyice tepeye vardığını görmüş. Panikleyip hemen eşeğine atlamış ve aceleyle yola çıkmış. Zavallı eşek hem yükü, hem de adamı taşıdığı için yavaş ilerliyormuş. Bu köylü böyle telaşla ilerlerken bir de bakmış ki ilerden kendi köylüleri evlerine dönmekteler. Az sonra yan yana geldiklerinde köylüler işi anlamışlar, komşularına gülüp:

     “Yahu sen ne yaptın” demişler, “Bor’un pazarı geçti; sür eşeğini Niğde’ye. Yarın oranın pazarı anca yetişirsin.”

     Bu öykü dillerde geze geze meşhur olmuş ve kaçan fırsatları anlatmak için “Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye” sözü söylenir olmuş.


     Bu deyim, bir iş ya da bir şey hakkında, “fırsatı kaçırdın, yeni bir fırsat bekle” anlamında kullanılır.

4 Ekim 2018 Perşembe

Sessizliğin İlk Sesi


Sessizliğin İlk Sesi - Adalet Ağaoğlu

     “Bir isteğiniz?” diye soruyor. Sanki bütün dünya insanlarının bildiği bir dil var da, o dilde soruyor bunu.

     “Başka bir emriniz?” diyor ardından.

     Bu iki soru gümüşsü yeşillikteki bir ormanın sessizliğinde nerden çıktığı belirsiz bir acayip kuşun ötüvermesi gibi geliyor ona.

     “Sessizlik şimdi durduğu yerde, bu boşlukta asılı kalamaz. Sessizlik de ağar, yeni bir şeye dönüşür; sessizlik sesini er geç duyurur.”

     “Sessizliğin doğurduğu ilk ses er geç soluğunu üfürür, bir damarın hiç vurmamış, bir suyun hiç akmıyormuş gibi durmasını engeller; ona yeni bir kıpırdanmayı taşır. Bu kıpırdanma hemen neredeyse işitilir.”

     “Hem anında her yerde ve herkesle, hem anında bildik yerlerin, bildik kişilerin çok uzağında olmaktı bunun adı.”

     “Hadi başla. Başlamak uzun bir hazırlığı gerektirir.”

3 Ekim 2018 Çarşamba

Küçük Prens


Su

     Saint Exupery'nin ünlü ''Küçük Prens'' adlı eserinde, susuzluk hapı satan ve insanın bu hap sayesinde günde bir saat fazladan zaman kazandığını söyleyen pazarlamacıya Küçük Prens'in sorusu şöyledir:

     ''Peki, bu bir saati nasıl harcayacağız?''

     Susuzluk hapı satıcısı:

     ''Hiç... Dilediğin gibi harcayabilirsin'' deyince, Küçük Prens o olağanüstü cevabı verir:

     ''Dilediğim gibi harcayacağım bir saat zamanım olsaydı, şırıl şırıl akan bir çeşmeye doğru yürürdüm.''

Kitap Önerisi

Aylak Adam - Yusuf Atılgan Her şeye ‘’karşı’’ duran, ‘’karşı’’ çıkan, ‘’karşı’’ olan bir adam… Aylak Adam… Bir adı bile yok. ‘’C...