27 Mart 2018 Salı

Kitap Önerisi


Cengiz Aytmatov - Beyaz Gemi

     Beyaz Gemi, romanının kahramanı yedi sekiz yaşlarında bir çocuktur. Çocuk; saflığın, bozulmamışlığın ve geleceğin sembolüdür. Aytmatov, çocuğun saf ve temiz dünyasından, hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir roman kurgusu oluşturmayı başarır. Ona göre; çocukluk, gelecekteki insan karakterinin tohumudur. Çocukluk kişinin dilini öğrenmeye ve çevresindeki insanlarla, tabiatla ve özellikle kültürle bağlarını hissetmeye başladığı dönemdir. Aytmatov, Beyaz Gemi'de destan, efsane ve masal gibi bir çok şifahî unsuru kullanmıştır. Geçmişi temsil eden ve masal anlatan dede ile geleceği temsil eden ve hem efsanevî hem de destansı bir mücadele veren çocuk arasında dramatik bir ilişki kurarak insan duygu ve düşüncelerine kendine has yorumlar getirir.

     Dedem diyor ki, geçmiş zamanların birinde, bir han başka bir hanı tutsak almış. Bu han tutsağına: “Eğer istersen benim kölem olarak yanımda kalır, uzun zaman yaşayabilirsin. İstemezsen, en büyük arzunu yerine getirir, sonra da seni öldürürüm,” demiş. Tutsak han düşünüp cevap vermiş: “Köle olarak yaşamak istemiyorum, beni öldür daha iyi. Ancak öldürmeden önce, benim vatanımdan herhangi bir çobanı buraya getirmeni istiyorum.” - “Ne yapacaksın o çobanı?” - “Ölmeden önce ondan bir türkü dinlemek istiyorum.” Dedem diyor ki, işte böyle, vatanlarının bir türküsü için canlarını feda eden insanlar varmış. Böyle insanları görmeyi ne kadar isterdim!

Deli Kızın Türküsü


Gülten Akın - Deli Kızın Türküsü


Sana büyük caddelerin birinde rastlasam
Elimiz uzatsam tutsam götürsem
Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak
Anlasan

Elimi uzatsam tutamasam
Olanca sevgimi yalnızlığımı
Düşünsem hayır düşünmesem
Senin hiç haberin olmasa
Senin hiç haberin olmaz ki
Başlar biter kendi kendine o türkü

Yağmur yağar akasyalar ıslanır
Bulutlar uçuşur geceleyin
Ben yağmura deli buluta deli
Bir büyük oyun yaşamak dediğin
Beni ya sevmeli ya öldürmeli

Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa
Böcekler gibi başlamalı yeniden
Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta
Yan garipliğine yürek yan
Gitti giden

Şiir Denizi


Ümit Yaşar Oğuzcan - Şiir Denizi

     Ozan, şiirini yazarken, belleğindeki tüm sözcüklerden anlatmak istediğine en uygun olanları bulmak, sonra da sezgisiyle, özeniyle ve ustalığıyla bu sözcükleri yan yana, alt alta getirerek şiirini kurmak zorundadır.

     Bu konuda bilinmesi gereken tek kural, her söz dizisinin şiir olmadığı ama her şiirin bir söz dizisi olduğudur.

Sende İstanbul’u gördüm
Ölsem de gam yemem
Düşlerim seninle dolu
Gördüm
Gökyüzünü aydınlatan gözlerindi
Avuçların çepeçevre sarmıştı İstanbul’u

Deniz diyordum
En güzeli sendeymiş denizlerin
Çiçek diyordum
Dünya çiçeklerini
Sende kokladım birer birer
Sende seyrettim her semtini o şehrin
Anladım
Seni bir kere görmek
İstanbul’u görmekmiş meğer

Boşuna bunca vapurların, trenlerin gayreti
Meğer sen neredeysen İstanbul oradaymış
Hani desen ki
Saçımın her teli İstanbul benim
İnanacağım
Kaderde saçının bir teli olmak varmış

Ya dudaklarım desen
Ya gözlerim desen
Ne söyleyeceğimi bilemem ki
Değil dünyayı
Güneşi, ayı verseler istemem
Ben İstanbul’da seni
Ve sende İstanbul’u sevmişim
Başkasını sevemem ki

Şimdi bir gece başlar
Bir rüzgâr eser senden uzaklarda
Bu benim gecem işte benim rüzgârım
Rüzgâra güzelliğini anlatırım uzun uzun
Ve kapanırım dizlerine gecenin
Ağlarım

Yokluğun yokluğum oluyor elimde değil
Sensiz nefes aldığıma inanamıyorum
Al bu kederi, bu kahrı
Bu korkunç karanlıkları benden
Artık dayanamıyorum

Al götür beni İstanbul’una
Saçlarının, dudaklarının, gözlerinin şehrine
Güneşe, ay ışığına, o masmavi denizlere
Neyleyim
İstanbul’da seni gördüm
Ve sende İstanbul’u sevdim bir kere

Kitap Önerisi

Aylak Adam - Yusuf Atılgan Her şeye ‘’karşı’’ duran, ‘’karşı’’ çıkan, ‘’karşı’’ olan bir adam… Aylak Adam… Bir adı bile yok. ‘’C...