22 Aralık 2017 Cuma

Kitap Kurdu ''Ali Emiri Efendi''


14 Bin Kitabını Hediye Etmişti

     Ecdadımızın en güzel geleneklerinden biri, kitap bağışı ve hediyesidir. Eskiden okullara, camilere, medreselere ve kütüphanelere yapılan kitap bağışları, buralarda zengin koleksiyonların oluşmasını sağlamıştır.

     Bazı kitapseverler, bu konuda daha da ileri giderek, sahip oldukları koleksiyonlar için bir de kütüphane yaptırıp bunu millete hediye etmişlerdir.

     Mesela, meşhur kitap kurdu Ali Emiri Efendi, elde edemediği kitapları sahibinden yalvar yakar ödünç alır, onları el yazısıyla kopya ettikten sonra geri verirmiş.

     Onun, bu yolla yüzlerce el yazması kitaba sahip olduğu söylenir. Kitap uğruna görmediği eza, çekmediği cefa kalmayan Ali Emiri Efendi, sağlığında 14 bin kitabını millet kütüphanesine bağışlamıştı.

Ali Emiri Efendi'nin Millet Kütüphanesi'ndeki Okuma Salonu

15 Aralık 2017 Cuma

Bu Yaz Ayrılığın İlk Yazı Olacak


“Nerdesin? dedi. Nerdesin?
Ne çabuk yitirdik, ne çabuk birbirimizi yok saymaya koyulduk… Hoşça kal canım, sonsuza kadar.
Hoşça kal, birbirimizi hiç tanımamışçasına.
Günler olmadı. Birbirimizi sevmedik.
Geceler olmadı, beni aramadın, ben seni düşünmedim, sana söyleyemediklerimin acısını çekmedim, içimden konuşmadım.
Hoşça kal!”

“Kimse yoktu, başka kimse yoktu, oldum bittim o yalnızlık. Sonra ne oldu, ne tutku dindi, ne kalp ağrısı, aşk, geri dön geri dön: bu neydi? Karaladığı çiziktirdiği…

Geri dönülemeyecek.

Her şey bittikten sonra…

Bir gün yollar ayrılır, insan son defa konuştuklarını, birbirlerini son defa gördüklerini bilmez. Ondan sonraki buluşmalar birer yabancılıktır. Buluşmalar sonra karşılaşmalar olup çıkar. Sonra her şey seyrelir. Anıların sızısı arada bir yüreği yoklar, ama sadece arada bir. Bazen bir mekân, bir fotoğraf, bazan küçücük bir eşya; yolda, caddede, onca kalabalık, onca taşıt, uzaktan görürsünüz, eşya, görüntü, mekân hepsi dirilir, ama nasıl da yabancılıktır, nasıl da geçip gitmişlik!”

Acele İşe Şeytan Karışır Deyimi Nereden Gelir?


Acele İşe Şeytan Karışır

     Bir zamanlar Şam'da yaşayan beylerden birinin özel bir kölesi varmış. Bu köle, biraz saf olmakla beraber sesi çok güzelmiş. Efendisi, bu kölesini ne zamana pazara alış verişe gönderse, çarşı esnafı onu tutar bırakmaz, ona zorla şarkı, türkü söyletirlermiş. O da kıramaz istediklerini okurmuş.

     Bir gün bey, bu kölesini testi almak için çarşıya göndermiş. Köle, yolda giderken kendisini tanıyanlara rast gelmiş. Onlar bu köleye, ''Biz Mısır'a gideceğiz, bizimle beraber gel; hem gezer, hem eğlenirsin.'' demişler.

     Köle, çekinir gibi olmuş, kararsız kalmış ama biraz ısrar daha ettiklerinde teklifi kabul etmiş. Beraberce Mısır'a gitmişler. Orada bir sene kadar kalmışlar.

     Köle, bir yıl sonra Şam'a dönüp çarşıya vardığında, efendisinin testi siparişini hatırlayıvermiş. Hemen testiyi alıp, eve doğru koştururken ayağı takılıp yere düşmüş ve ağzı burnu kan revan olmuş. Yerde kırk parçaya ayrılmış testiyi toplayıp aksaya aksaya eve varmış. Tam kapıda efendisi karşısına çıkmaz mı?

     ''Evladım bu ne hal?'' diye soran efendisine köle, kırık testi parçalarını gösterip, ''acele ettim işime şeytan karıştı'' demiş.

     Ve bu tatlı olaydan geriye ''acele işe şeytan karışır'' deyimi hatıra kalmış.

     Bu deyim, ''sabırsızlık gösterilip alel acele yapılan bir işin bozulacağını ve istenilen sonucun alınamayacağını'' anlatmak için kullanılır.

8 Aralık 2017 Cuma

Gerçek Zenginlik


Zenginliğin Sırrı Ne?

     Peyami Safa, ''Hakiki zenginliğin sırrını ne zaman bulacağız?'' sorusuna bilginin her şeyin başı olduğunu hatırlatan şu cevabı vermiş:

     ''Fikir sahibi olmaya, mal sahibi olmaktan ziyade lüzum göreceğimiz gün.''

7 Aralık 2017 Perşembe

Ayten

Ayten - Ümit Yaşar Oğuzcan


Ayten; şairin İş Bankası'nda çalışırken tutulduğu, kendinden oldukça ufak stajyer bir kızdır. Evli olan Oğuzcan, Ayten'e olan tutkusunu dizelere şöyle dökmüştür:

Milyon Kere Ayten

Ben bir Ayten'dir tutturmuşum
Oh ne iyi Ayten'li içkiler içip sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum şiirler yazıyorum
Ayten üstüne
Saatim her zaman Ayten'e beş var
Ya da Ayten'i beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
Bana sorarsanız mevsimlerden Ayten'deyiz
Günlerden Ayten'ertesidir

Fahriye Abla

Fahriye Abla - Ahmet Muhip Dıranas


Şairin annesinin arkadaşı ve komşuları olan Fahriye Hanım'a yazdığı ve eşinin "Evlendiğimizde o kadın 70 yaşındaydı. Ben Fahriye Abla'yı hiç kıskanmadım." dediği şiir, edebiyatımızın en bilinen şiirlerinden biri olmuştur.

Fahriye Abla

Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar.
Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden,
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla!

1 Aralık 2017 Cuma

Kitap Önerisi

Benim Adım Kırmızı (Orhan Pamuk)
     Orhan Pamuk’un “en renkli ve en iyimser romanım” dediği “Benim Adım Kırmızı”, 1591 yılında İstanbul’da karlı dokuz kış gününde geçiyor. İki küçük oğlu birbirleriyle sürekli çatışan güzel Şeküre, dört yıldır savaştan dönmeyen kocasının yerine kendine yeni bir koca, sevgili aramaya başlayınca, o sırada babasının tek tek eve çağırdığı saray nakkaşlarını saklandığı yerden seyreder. Eve gelen usta nakkaşlar, babasının denetimi altında Osmanlı Padişahı’nın gizlice yaptırttığı bir kitap için Frenk etkisi taşıyan tehlikeli resimler yapmaktadırlar. Aralarından biri öldürülünce, Şeküre’ye âşık, teyzesinin oğlu Kara devreye girer. İstanbul’da bir vaizin etrafında toplanmış, tekkelere karşı bir çevrenin baskıları, pahalılık ve korku hüküm sürerken, geceleri bir kahvede toplanan nakkaşlar ve hattatlar sivri dilli bir meddahın anlattığı hikâyelerle eğlenirler. Herkesin kendi sesiyle konuştuğu, ölülerin, eşyaların dillendiği, ölüm, sanat, aşk, evlilik ve mutluluk üzerine bu kitap, aynı zamanda eski resim sanatının unutulmuş güzelliklerine bir ağıt.

Piraye İçin Yazılmış: Saat 21-22 Şiirleri

Piraye - Nazım Hikmet


Nazım Hikmet'in uğruna şiirler yazdığı pek çok kadın var ama en uzun sürelisi ve Nazım bu ilişkinin büyük kısmını hapiste geçirdiği için en çilelisi Piraye ile olanıdır herhalde.

Piraye İçin Yazılmış: Saat 21-22 Şiirleri

Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken...

Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti: kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak koyu bir karanlık...

Sayım, Bir Bozuk Saattir Yüreğim Hep Sende Durur, Yaş Değiştirme Törenine Yetişen Öyle Bir Şiir

Tomris Uyar - Cemal Süreya, Turgut Uyar, Edip Cansever



Tomris Uyar kendisine şiir yazılan kadınların en şanslısıdır herhalde. Kocası Turgut Uyar, tutkulu bir aşk yaşadığı Cemal Süreya ve ona olan ilgisi ve hayranlığını saklamayan arkadaşı ve belki de platonik aşığı Edip Cansever, yani şiirimizin 3 büyük ismi de satırlarında kendisine seslenmiştir.

Sayım / Cemal Süreya

Ayışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni
Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni

Bir Bozuk Saattir Yüreğim Hep Sende Durur / Turgut Uyar
Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur
Ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan
Durmadan
Dağ biraz daha benden deniz her zaman senden
Hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten coğrafyadan

Kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm
Seni övdüğüm zaman
Güzel bir çingene yalnız başına dolaşmalı kırlarda
Seni övdüğüm zaman

Yaş Değiştirme Törenine Yetişen Öyle Bir Şiir / Edip Cansever

Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç
Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de
Bir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle
Ve yarışırsa ancak Monet’nin
Kadınlarına yaraşan giysilerinle
Gördüm de
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.

Hasretinden Prangalar Eskittim

Leyla Erbil - Ahmed Arif


Ahmed Arif genç yaşında aşık olduğu ve bu aşkı kalbinden uzun yıllar taşıdığı ancak dostluktan öte bir karşılık bulamadığı Leyla Erbil'e pek çok şiir yazmıştır ama en meşhuru muhakkak ki şudur:

Hasretinden Prangalar Eskittim

seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara,
seni, anlatabilmek seni,
namussuza, haldan bilmez,
kahpe yalana.

ard-arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül-gürül akan bir dünya...
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarına kan gülleri takayım,
bir o yana,
bir bu yana...

Kitap Önerisi

Aylak Adam - Yusuf Atılgan Her şeye ‘’karşı’’ duran, ‘’karşı’’ çıkan, ‘’karşı’’ olan bir adam… Aylak Adam… Bir adı bile yok. ‘’C...